Line Webtoon Translate Beta

It’s my duty as a companion, as you’ll understand.→ Bir arkadaş olarak bu benim görevim, sizin de anlayacağınız üzere.

I’m sorry, Mister Dubois, but I must go with you. → Üzgünüm, Bay Dubois, ama ben de sizinle gelmeliyim.

Fine…→ Peki...

I’d rather talk with you alone.→ Hem seninle yalnız konuşmak isterim.

Don’t worry, we won’t be long. → Endişelenme, çok uzun sürmeyecek.

Now? But… we shouldn’t neglect the others.→ Şimdi mi? Ama... diğerlerini bırakmamalıyız.

Anyway, may I show you the front garden? I’d like to talk to you.→ Her neyse, sana ön bahçeyi gösterebilir miyim? Seninle konuşmak isterim.

I’m so glad. → Çok sevindim

Well, yes. Yes, of course.→ Yani, evet. Evet, elbette.

Do you like it? → Sevdin mi?

I wanted to show you my house. We have two gardens, seventeen rooms, and the stables are huge! → Sana evimi göstermek istedim. İki bahçemiz, on yedi odamız var ve ahırlar kocaman!

Ah, I was eager to see you, Fiorina! → Ah, seni görmeye hevesliydim, Fiorina!

He always says that, but it’s always those coconut cakes that he knows I hate.→ Bunu sürekli söylüyor ama her seferinde nefret ettiğimi bildiği hindistan cevizli keklerden sipariş ediyor.

I ordered so many pastries. I hope you’re hungry!→ Çok fazla kek sipariş ettim. Umarım açısızdır.

Shall we go to the parlor, my friends? The tea must be ready.→ Salona geçelim mi, arkadaşlarım? Çay hazır olmalı.

The boy who broke her heart!→ Kalbini kıran çocuk!

But he broke my heart and I decided that love isn't worth it.→ Ama kalbimi kırdı ve ben de aşkın buna değmediğine karar verdim.

I confess that I fell in love with a boy when I was fourteen. → İtiraf ediyorum, ön dört yaşındayken bir çocuğa aşıktım.

Haha! We were young.→ Haha! O zamanlar gençtin.

Heavens, I was so mushy…→ Aman Tanrım, ben çok duygusaldım...