Line Webtoon Translate Beta

You promised you’d make me faint, and you finally did it!→ Beni bayıltacağına söz vermiştin, sonunda başardın!

Holy smokes, you called me Bertrán! → Aman Tanrım! Bana Bertrán dedin!

Bertrán, I never wanted to—→ Bertrán, ben asla…

I’ve suspected it for some time now, but go ahead, by all means.→ Uzun zamandır bunu şüpheleniyorum ama hadi, söyle bakalım.

That you love me as well? → Bana da âşık olduğunu mu?

Listen, I have to tell you something very important.→ Dinle, sana çok önemli bir şey söylemem gerekiyor.

Ouch!→ Ahh!

paf!→ paf!

A firm candidate... to be... my... ?→ “Ciddi bir aday… senin… kocan…”

If you decide you want one, that is.→ Eğer bir eş istersen tabii.

But I formally ask you to consider me as a firm candidate to be your husband. → Ama resmi olarak senden beni… kocan olmam için ciddi bir aday olarak değerlendirmeni istiyorum.

I know I’m not the best catch around. → Biliyorum, piyasadaki en iyi eş adayı ben değilim.

When the truth is that everything had already changed, everything, when I met you. → Oysa ki… her şey çoktan değişmişti. Seni tanıdığım anda.

What I mean is that I can’t marry a wealthy heiress. I was a coward, and I didn’t want to change anything in my hollow life.→ Demek istediğim şu: Zengin bir mirasçıyla evlenemem. Korkaktım ve boş hayatımda hiçbir şeyi değiştirmek istemedim.

Working in a factory is not my only option. → Fabrikada çalışmak tek seçeneğim değil.

I don’t have a proper education, but I could do fine as an editor in a publishing house. Or as a personal assistant to an aristocrat. → Doğru düzgün bir eğitimim yok ama bir yayınevinde editörlük yapabilirim. Ya da bir aristokrata kişisel asistanlık…

Anyway, it’s not the most profitable career, and I’ll also need a more conventional job. → Neyse ki… çok kazançlı bir meslek değil ve daha geleneksel bir işim de olmalı.

Haha, I’m a little scared though.→ Haha, biraz korkuyorum yine de.

I’m so happy for you.→ Senin adına çok sevindim.

A spoiled little boy that never pursued anything. But you have made me see that I can be much more.→ Hiçbir şeyin peşinden gitmemiş, şımarık bir çocuktum. Ama sen, bana çok daha fazlası olabileceğimi gösterdin.